Oturma Odası

Eskiden evler tanımlanırken, 3 oda bir salon, 2 oda bir salon tanımı, hatta Barış Manço’ nun şarkısında da geçtiği üzere, çok küçük evler için, NOHUT ODA, BAKLA SOFA tabiri kullanılırdı. Şimdilerde iş, matematiğe döküldü ve evler, 3+1, 2+1 gibi rakamlarla anılır oldu. Bir ara, Salon yani (1) sabit. neden bunu kullanıyorlar, 2, 3 ya da 4 deyip geçsinler diye düşünürken, bir ilanda 1+0 rakamlarına rastlayınca, güzelim teorim çürüdü gitti.

Nerelisiniz? ya da Nerede yaşıyorsunuz? sorusuna karşılık gelen, Nerede oturuyorsun? sorusu meşhurdur. Bu sorunun ingilizce karşılığı, “Where are you living?” sorusudur. Eğer, nerede oturuyorsun sorusunu tam olarak ingilizceye çevirir ve karşıdakine sorarsan, hiç bir cevap alamazsın. Çünkü, yanlış sorunun doğru cevabı olmaz. Yani, türkçeden ingilizceye birebir çevrilemeyen, kelime grupları var. Bunlardan birisi de, uçaklarda çok gördüğümüz, ihtiyaç torbası. İhtiyaç en genel anlamlı kelimelerden biri. Özellikle, midesi tutanlar için, mide bulantısını kusma için kullanılan ihtiyaç torbası, mide bulantısının atılmasına destek verir. Oysaki, torbanın üzerinde, disposal bag yazar. Bir nevi, çöp torbası ya da atık torbasıdır. Bulantı da bir çeşit altık olduğuna göre, üstü kapalı olarak, ihtiyaç torbası denmiştir. Torbayı yanıma alayım, ihtiyacım olabilir diye düşünenler de çıkabilir elbet. Ama, bu torbanın daha çok bulantı amacı ile kullanıldığını düşündüğünüzde, o torbada yiyecek taşımak ve sonra o yiyeceği yemeyi mideniz çok kaldırmayabilir.

Aslında, banyodaki musluktan akan su ile, mutfaktaki aynıdır ama, banyodan akan muslukta, biraz da çevresinin etkisiyle, meyve yıkayıp yiyemezsiniz.

Belki de giderek taşıtlara karşı direncimiz de artıyordur. Eskiden, özellikle, kırsal kesimde yaşayanlar için, ayda yılda bir arabaya binenler oluyordu. Şimdi nerede yaşarsanız yaşayın, neredeyse her gün taşıt kullanılıyor. Bu da otomobilin başımı alması, bulantı vs. problemlerimizi çözmüş oldu.

Özellikle, eski otobüslerde, hani şu 302, 303 lerde, baş dönmesi ve ardından gelen bulantıya karşı, üzerinde hiç bir şey yazmayan, siyah poşetler verilirdi. Hatta, muavin poşetleri koridorda gezdirir, kendinden emin olmayan ya da bulantısı olacağına dair kendinden emin olan yolculara, birer tane, bazen de ısrarlara bianen ve bulantı fazla olursa, kendisine fazladan de iş çıkmasın diye iki tane verirdi. Hatta, muavinin tanıdığı iseniz, tüm siyah poşetlerin bulunduğu, beyaz poşeti öylece alabilirdiniz.

Her neyse, dönelim bizim oturma odamıza. Aslında, oturma odası, çok güzel bir terim. Çünkü, bu terim batıda yaşama odası olarak geçiyor. Oysaki, her oda yaşama odası. Örneğin, yatak odası da yaşama odası. Ama, çoğunlukla, yatak odasında, koltuk ya da sandalye olmadığı için ya da tek bir kişinin oturabileceği bir koltuk olduğu için, orada oturamayacağımıza göre, oturma için bir alanımızın olması şart. Burada tabi, oturma derken, herkes bir odada oturacağı için, kimse de sessiz kalamayacağı için, bir sohbet ortamı ve dolayısıyla, sohbet odası da oluşmuş oluyor. Hatırlarsanız, messenger ın yaygın olduğu ilk dönemlerde, “Chat room” vardı ve “odaya gel” denirdi. Açık ofislerde, kendi arkadaşıyla mesajlaşanlar ama bunun farkında olmayanlarda çoktu. Ne komik hikayeler vardır, o günlere dair.

Velhasıl, aslında, dili biraz da kültür şekillendiriyor. Yani, yaşam tarzımız şekillendiriyor. İlişkiler, mimaride dahi önemli rol oynuyor tabi ki. Çünkü, ilişkiler iyileştikçe, evler büyüyor, koptukça küçülüyor. Nüfus az iken, evler küçük olsa da içinde yaşayanların sayısı çoktu. Şimdi evler, çok daha küçüldü ve içinde yaşayanları saymaya gerek kalmadı çünkü, bir en fazla iki kişi yaşıyor bir evde. Zaman değişiyor, değişen zaman değiştiriyor.

Hakan F. Öztop — YouTube

--

--

Hakan F. Öztop, ArGe, Proje, İnovasyon, makale,

Academician, R&D, loneliness researcher, yalnızlık araştırmacısı, #innovation, #CFD, academicalcareer coach, www.hakanfoztop.com